Bizim yaşımıza, modaya bakışımıza oldukça yakın bir isim Buse Terim. Tek farkı bu genç yaşına rağmen hayallerini birazcık hızlı kovalaması! Öyle ki ismi şimdiden marka halini almış Buse Terim, Türkiye'nin en çok okunan ve takip edilen bloggerı! O kadar sıcakkanlı, içten, tatlı bir sohbeti var ki röportajdan ziyade arkadaşımızla buluştuk hissine kapıldık bir ara. Lafını sözünü asla sakınmayan mizacıyla da samimiyetine samimiyet katan Buse Terim'le sizi baş başa bırakıyoruz şimdi. Keyifli okumalar!...
1) Fikirleriniz bloğunuzun takipçileri için altın
değerinde. Peki ileride kendi markanızı olusturup tasarımcılığa da atılmayı
düsünüyor musunuz?
B.T : Açıkçası şu anda tasarım yapmayı istemiyorum.
Zaten isim bir marka haline geldi. Tasarım yapmaktansa bilindiği üzere tek
zamanlı proje bazlı tasarım yapıyorum. Buse Terim markası üzerine daha çok
yoğunlaşıp, o isim marka haline geldiği için daha fazla odaklanmak istiyorum.
Blog üzerinden devam etmek istiyorum. Benim güçlü olduğum bir sosyal medya
tarafı var. Fakat tasarım yaparsam da
hep küçük bebek tasarımı yapacağımı söylerim. Çünkü Türkiye’de de tasarımın
amacı kalmadı. Önüne gelen tasarım yapıyor ve ben o durumun içerisinde olmak istemiyorum.
2) Cildinizin pürüzsüzlüğü ve saçlarınızın
parlaklığı hep dikkatimizi çekiyor. Aynı zamanda ten renginizin de doğal bir
bronzluğu var. Bizimle bakım sırlarınızı paylaşabilir misiniz?
B.T :
Doğal ten rengim konusunda şanslıyım. Hatta geçen hafta yaz geldiği için
ilk defa solaryuma girdim, bütün kış hiç kullanmadım. Sürekli solaryuma giren tenlerin kötü
gözüktüğünü düşünüyorum. Saçlarıma gelince, aslında çok fazla bakım yapan biri
değilimdir. Saçlarıma bakım nasıl yaparım, mesela uçlarında kırık görürsem kestiririm.
Özel bir bakım ürünü hiç kullanmıyorum. Şampuanımı ayda bir ya da üç ayda bir
değistirmeye dikkat ediyorum. Yazın saçımın rengini açıyorum Sun-in isimli
sprayle. Güneşle birlikte doğal olarak açılıyor. Ama cildime ciddi anlamda bakım
yapıyorum. Her gece mutlaka toniğimi, yüz kremimi sürerim. Makyajımı o arada
kan kaybediyor olsam bile yine de çıkarırım. Bir de sağlıklı yemek, kendine dikkat
etmek, spor yapmak hem cildini, hem
görüntünü her şeyini değiştiriyor.
3) Bu yaz sezonu için en sevdiğiniz, üzerinizde en
çok görebileceğimiz 3 trend hangileri?
B.T. : Siyah-beyaz. Son dönemlerde siyah
beyaz gömlek vb. şeyler aldım dolabım için. Çiçek desenlerini de çok aldım. Bir
de hayvan desenlerini bu yaz üzerimde sıklıkla görebilirsiniz.
4) Babanızın stil danısmanlığını siz yapıyorsunuz bildiğimiz
kadarıyla. Peki bu konuda anlaşamadığınız zamanlar oluyor mu?
B.T. : Giymesini istediğim çok şey oluyor
ama babamın da kendine özgü bir tarzı var tabii ki. Ama yine de hiç
anlaşamadığımız nokta olmadı. Hem o bana uyumlu, hem ben ona uyuyorum. Fakat
trend olan şeyleri beğendiğinde de seviniyorum, çünkü güzel de taşıyor.
Trendleri de ona söylemeye çalışıyorum bir yandan. O da beni belli bir sınıra
kadar hiç kırmıyor.
5) Peki trend olan kıyafetleri, ayakkabı ve
aksesuarları gördüğünde karşı koyamayan alısverişkoliklerden misiniz?
B.T. : Daha çok ihtiyaca göre alısveriş yapıyorum. Her trend zaten benim üzerime uymayabilir. O yüzden hepsini alayım diye
hiçbir zaman takıntım olmadı. Yaz-kısa göre gardırobumu ayıklıyorum, eksiklerimi
belirliyorum. Yani ihtiyaçlarım doğrultusunda alısveriş yapıyorum. Bu kış mesela çok çok az alısveriş yaptım. Simdi yaz geldiği için biraz daha fazla çıktım alışverişe. Zaten kendi paramı kazanmaya başladığımdan beri daha tutumlu bir hale geldim.
6) Kendinizi hala moda anlamında geliştirmek istediğiniz konular, yapmak istediğiniz özel şeyler, almak istediğiniz eğitimler var mı?
B.T. : Çok fazla var. Modanın masterı veya doktorası olsa ben yapardım. Yani
yetersizim diye değil ama kendimi geliştirmek adına isterim. Mesela sertifika
programlarını araştırıyorum. Belki bir yaz döneminde yurtdışına gidip onlara
katılmak istiyorum. Türkiye’de zaten elimden geldiğince konferanslara gitmeye
çalışıyorum. Özellikle stil danışmanlığı anlamında kendimi geliştirmek istiyorum.
7) Özellikle stil danışmanlığını yapmak istediğiniz
bir isim var mı?
B.T. : Daha önceden de hep belirttiğim gibi
Türkiye’de Tarkan’ın stil danışmanlığını yapmayı çok isterim.
8) Uzun dönemde hayalini kurduğunuz bir şey var mı?
B.T. :
Defilelerine katıldığım Chanel gibi markalarla ortak bir projede yer
almak hayallerim arasında.
9) Işiniz itibariyle birçok tasarımcıyı takip ediyorsunuz.
Türkiye’de ve dünyada en çok beğendiğiniz, tasarımlarını kullandığınız, size ilham
veren tasarımcılar kimler?
B.T. :
Erkeklerde Niyazi Erdoğan’ı çok beğeniyorum. Kadınlarda Gamze Saraçoğlu,
Aslı Filinta ve Tuvana Büyükçınar’ı beğeniyorum. Yabancı olarak Alexander Wang
ve Helmut Lang var.
Rag&Bone’u da oldukça beğeniyorum. Yani daha genç tasarımları beğeniyorum
ve giyiyorum.
10) Türkiye’de
takip ettiğiniz bloggerlar var mı? Kişisel bloglara bakışınız nasıl?
B.T. : Iconjane(Ferhan Talib), Off Ne Giysem(Billur
Saatçi), Luxury Shoppers(Ezgi&Lian) ‘ı çok beğeniyorum. Erkeklerden de Nice
Things for Nice Boys(Ufuk Onur Tapan) var beğendiklerim arasında. Kişisel bloglar artık herkesin yaptığı bir şey. Yani o blogların artık eski etkisi kalmadı. Onu yapmaktansa daha çok insanların
ihtiyaçlarına, okumak isteyeceklerine, merak ettiklerine yönelik şeyler yazmaya
çalışıyorum. Zaten Instagram’da ne giydiğimi paylaşıyorum. Yani kişisel
blogların çok ünlü biri açmadığı sürece, çok ileri gidebileceğini düşünmüyorum.
11) Çoğumuzun bildiği üzere moda eğitiminizi
FIT’de aldınız. Peki okulunuza ait bir moda bloğu oluşumu var mıydı? Yoksa
herkes kişisel bloglarını mı oluşturuyordu?
B.T. : Hatırladığım kadarıyla okulun bloğu
yoktu. Ama derslerimizde hocalar bize blogların ne kadar önemli olduğu ve özellikle
markalar üzerinde yarattığı etkiyi anlatan konular işlediler.
12) FIT’de
nasıl bir öğrenciydiniz? Böyle prestijli bir moda okuluna giderken nasıl giyinmeyi tercih ediyordunuz?
B.T. : Çok vahim bir örneğim belki ama ben
eşofman gibi şeyleri giyerdim. Genelde rahat giderdim okula, altı saat
okulda olduğumdan öyle şıkır şıkır giyinmeyi sevmezdim ama kimi zaman da eserdi
kafama özenirdim giydiklerime. Hayatta okula topukluyla gittiğimi
hatırlamam. Ama okulda genelde herkes bir sokak stiliydi.
Bir sonraki röportajda görüsmek üzere...
Sevgiler!
ay yerim
YanıtlaSil