13 Mayıs 2013 Pazartesi

Buse Terim ile Boun'da Ne Modaya özel...


          
         Bizim yaşımıza, modaya bakışımıza oldukça yakın bir isim Buse Terim. Tek farkı bu genç yaşına rağmen hayallerini birazcık hızlı kovalaması! Öyle ki ismi şimdiden marka halini almış Buse Terim, Türkiye'nin en çok okunan ve takip edilen bloggerı! O kadar sıcakkanlı, içten, tatlı bir sohbeti var ki röportajdan ziyade arkadaşımızla buluştuk hissine kapıldık bir ara. Lafını sözünü asla sakınmayan mizacıyla da samimiyetine samimiyet katan Buse Terim'le sizi baş başa bırakıyoruz şimdi. Keyifli okumalar!...

     1)  Fikirleriniz bloğunuzun takipçileri için altın değerinde. Peki ileride kendi markanızı olusturup tasarımcılığa da atılmayı düsünüyor musunuz?

B.T : Açıkçası şu anda tasarım yapmayı istemiyorum. Zaten isim bir marka haline geldi. Tasarım yapmaktansa bilindiği üzere tek zamanlı proje bazlı tasarım yapıyorum. Buse Terim markası üzerine daha çok yoğunlaşıp, o isim marka haline geldiği için daha fazla odaklanmak istiyorum. Blog üzerinden devam etmek istiyorum. Benim güçlü olduğum bir sosyal medya tarafı var. Fakat tasarım yaparsam da hep küçük bebek tasarımı yapacağımı söylerim. Çünkü Türkiye’de de tasarımın amacı kalmadı. Önüne gelen tasarım yapıyor ve ben o durumun içerisinde olmak istemiyorum.

2) Cildinizin pürüzsüzlüğü ve saçlarınızın parlaklığı hep dikkatimizi çekiyor. Aynı zamanda ten renginizin de doğal bir bronzluğu var. Bizimle bakım sırlarınızı paylaşabilir misiniz?

B.T :  Doğal ten rengim konusunda şanslıyım. Hatta geçen hafta yaz geldiği için ilk defa solaryuma girdim, bütün kış hiç kullanmadım.  Sürekli solaryuma giren tenlerin kötü gözüktüğünü düşünüyorum. Saçlarıma gelince, aslında çok fazla bakım yapan biri değilimdir. Saçlarıma bakım nasıl yaparım, mesela uçlarında kırık görürsem kestiririm. Özel bir bakım ürünü hiç kullanmıyorum. Şampuanımı ayda bir ya da üç ayda bir değistirmeye dikkat ediyorum. Yazın saçımın rengini açıyorum Sun-in isimli sprayle. Güneşle birlikte doğal olarak açılıyor. Ama cildime ciddi anlamda bakım yapıyorum. Her gece mutlaka toniğimi, yüz kremimi sürerim. Makyajımı o arada kan kaybediyor olsam bile yine de çıkarırım. Bir de sağlıklı yemek, kendine dikkat etmek, spor yapmak  hem cildini, hem görüntünü her şeyini değiştiriyor.

3) Bu yaz sezonu için en sevdiğiniz, üzerinizde en çok görebileceğimiz 3 trend hangileri?

B.T. : Siyah-beyaz. Son dönemlerde siyah beyaz gömlek vb. şeyler aldım dolabım için. Çiçek desenlerini de çok aldım. Bir de hayvan desenlerini bu yaz üzerimde sıklıkla görebilirsiniz.

4) Babanızın stil danısmanlığını siz yapıyorsunuz bildiğimiz kadarıyla. Peki bu konuda anlaşamadığınız zamanlar oluyor mu?

B.T. : Giymesini istediğim çok şey oluyor ama babamın da kendine özgü bir tarzı var tabii ki. Ama yine de hiç anlaşamadığımız nokta olmadı. Hem o bana uyumlu, hem ben ona uyuyorum. Fakat trend olan şeyleri beğendiğinde de seviniyorum, çünkü güzel de taşıyor. Trendleri de ona söylemeye çalışıyorum bir yandan. O da beni belli bir sınıra kadar hiç kırmıyor.

5) Peki trend olan kıyafetleri, ayakkabı ve aksesuarları gördüğünde karşı koyamayan alısverişkoliklerden misiniz?

B.T. : Daha çok ihtiyaca göre alısveriş yapıyorum. Her trend zaten benim üzerime uymayabilir. O yüzden hepsini alayım diye hiçbir zaman takıntım olmadı. Yaz-kısa göre gardırobumu ayıklıyorum, eksiklerimi belirliyorum. Yani ihtiyaçlarım doğrultusunda alısveriş yapıyorum. Bu kış mesela çok çok az alısveriş yaptım. Simdi yaz geldiği için biraz daha fazla çıktım alışverişe. Zaten kendi paramı kazanmaya başladığımdan beri daha tutumlu bir hale geldim.

6) Kendinizi hala moda anlamında geliştirmek istediğiniz konular, yapmak istediğiniz özel şeyler, almak istediğiniz eğitimler var mı?

B.T. : Çok fazla var. Modanın masterı veya doktorası olsa ben yapardım.  Yani yetersizim diye değil ama kendimi geliştirmek adına isterim. Mesela sertifika programlarını araştırıyorum. Belki bir yaz döneminde yurtdışına gidip onlara katılmak istiyorum. Türkiye’de zaten elimden geldiğince konferanslara gitmeye çalışıyorum. Özellikle stil danışmanlığı anlamında kendimi geliştirmek istiyorum.

7)  Özellikle stil danışmanlığını yapmak istediğiniz bir isim var mı?

B.T. : Daha önceden de hep belirttiğim gibi Türkiye’de Tarkan’ın stil danışmanlığını yapmayı çok isterim.

8)  Uzun dönemde hayalini kurduğunuz bir şey var mı?

B.T. :  Defilelerine katıldığım Chanel gibi markalarla ortak bir projede yer almak hayallerim arasında.


9)  Işiniz itibariyle birçok tasarımcıyı takip ediyorsunuz. Türkiye’de ve dünyada en çok beğendiğiniz, tasarımlarını kullandığınız, size ilham veren tasarımcılar kimler?

B.T. :  Erkeklerde Niyazi Erdoğan’ı çok beğeniyorum. Kadınlarda Gamze Saraçoğlu, Aslı Filinta ve Tuvana Büyükçınar’ı beğeniyorum. Yabancı olarak Alexander Wang ve Helmut Lang  var. Rag&Bone’u da oldukça beğeniyorum. Yani daha genç tasarımları beğeniyorum ve giyiyorum.

10)  Türkiye’de takip ettiğiniz bloggerlar var mı? Kişisel bloglara bakışınız nasıl?

B.T. : Iconjane(Ferhan Talib), Off Ne Giysem(Billur Saatçi), Luxury Shoppers(Ezgi&Lian) ‘ı çok beğeniyorum. Erkeklerden de Nice Things for Nice Boys(Ufuk Onur Tapan) var beğendiklerim arasında.  Kişisel bloglar artık herkesin yaptığı bir şey. Yani o blogların artık eski etkisi kalmadı. Onu yapmaktansa daha çok insanların ihtiyaçlarına, okumak isteyeceklerine, merak ettiklerine yönelik şeyler yazmaya çalışıyorum. Zaten Instagram’da ne giydiğimi paylaşıyorum. Yani kişisel blogların çok ünlü biri açmadığı sürece, çok ileri gidebileceğini düşünmüyorum.

11) Çoğumuzun bildiği üzere moda eğitiminizi FIT’de aldınız. Peki okulunuza ait bir moda bloğu oluşumu var mıydı? Yoksa herkes kişisel bloglarını mı oluşturuyordu?

B.T. : Hatırladığım kadarıyla okulun bloğu yoktu. Ama derslerimizde hocalar bize blogların ne kadar önemli olduğu ve özellikle markalar üzerinde yarattığı etkiyi anlatan konular işlediler.

12) FIT’de nasıl bir öğrenciydiniz? Böyle prestijli bir moda okuluna  giderken nasıl giyinmeyi tercih ediyordunuz?

B.T. : Çok vahim bir örneğim belki ama ben eşofman gibi şeyleri giyerdim. Genelde rahat giderdim okula, altı saat okulda olduğumdan öyle şıkır şıkır giyinmeyi sevmezdim ama kimi zaman da eserdi kafama özenirdim giydiklerime. Hayatta okula topukluyla gittiğimi hatırlamam. Ama okulda genelde herkes bir sokak stiliydi. 

 Bir sonraki röportajda görüsmek üzere...


       Sevgiler!

1 yorum: